8.3.12

repulsion


massive attack/dissolved girl

tarçın, yumurta akı, limon suyu, şeker, elma sirkesi, yeşil çay, yoğurt, aspirin, bal. ince ve hassas yüz derim hepsinin tadına baktı. hatta bir ara -ellerimi yüzümün çeşitli bölgelerinde kızarıklıklar yaratma vesilesiyle cildimin katili haline dönüştürdüğüm bir ara- hepimizin kafasındaki 'yüz maskesi yapmış korkunç kadın' imajını oluşturan ayşen gruda gibi dolaşıyordum. ne yazık ki hiçbir krem gibi maskeler de anlık aydınlanmalar dışında mucize yaratmıyor ama psikolojik destekleri inanılmaz; tabii ruhunuzun da bu tatlı kandırılmaya müsait olması lazım. ha bir de üşengeç olmamanız gerek.


evden birinin gitmesi hep üzüyor beni. niye bu kadar dramatikleştiriyorum bu durumu bilmiyorum. aslında çok basit; gidersin, ayrı kalırsın, geri gelirsin, döner, birlikte zaman geçiririrsiniz sonra yine gider. boşluğa düşüyorum sanırım ya da boşluğa düşecek yer arıyorum muhtemelen:-) justine'in kısa istanbul tatili bitmek üzere, şimdi evde değil, yakında bu şehirde olmayacak. repulsion/tiksinti'nin, ablası evden gidince ipleri iyice koparan carole'ı gibi olmayayım da sonunda. yok, bunun şakası bile hoş olmadı. tiksinti benim içimi en çok acıtan, beni korkutan, üzen eşsiz bir film. ve o kadar gerçek ki, her gün okuduğumuz ya da duyduğumuz acının filme dönmüş hali o. bugün kadınlar günü, keşke kadınlar bu acıları daha fazla çekmese diyeceğim ama dediğimle kalacağım biliyorum, acı her gün artıyor çünkü bu ülkede. beni öldürseniz tavşan eti yemem.

1 yorum:

justine dedi ki...

Bu yazıya bayıldım ben! İlk gördüğümde, tekrar tekrar tekrar okudum ki, lezzetini derinden hissedeyim. C. de yanımdaydı, uyukluyordu ve ben devamlı ne güzel yazmış, ne hoş diye sayıklayıp duruyordum;)

Tiksinti, özel bir film, onu seyretmek bundan dolayı "biricik" ve farklı bir deneyim. Fakat daha önemli bir şey var, seyrettiğin şeyi en yakınınla paylaşmak. Sen, aynı duyguyla izledin o filmi biliyorum; ürpererek, şaşırarak, üzülerek.
Seninle kardeş olmak ne güzel; birlikte film izlemek, müzik dinlemek, maske yapışını izlemek, beni dinleyeceğini bilmek.

Yazını çok sevdim, seni çok seviyorum Poliş. Canım benim.