30.6.12


splendor in the grass

divinyls / i touch myself


sex contains all , bodies, souls,
meanings, proofs, purities, delicacies, results, promulgations,
songs, commands, health, pride, the maternal mystery, the seminal milk,

all hopes, benefactions, bestowals, all the passions, loves, beauties, delights of the earth,
all the governments, judges, gods, follow'd persons of the earth,
these are contain'd in sex, as parts of itself, and justifications of itself.*

 

hollywood'un ilk fransız öpücüğünü içerse de aslında splendor in the grass seksi bir film değil. biliyorum yukarıda natalie wood erotizm adına çok şey vaad ediyor gibi görünüyor ama işin aslı farklı. çok oldu izleyeli ama hatırlıyorum tabii, daha çok buram buram melodram kokan bir filmdi. nataliciğimi pek sevmeme rağmen canlandırdığı karakter bildiğiniz bayıktı. peki yukarıda ne yapıyor? hiç hatırlamıyorum böyle bir sahne, oysa ki en unutulması gereken filmleri bile aklımda tutmuşluğum vardır. film elimde, ama şimdi inanın kalkıp bakmaya üşeniyorum, yaz rehaveti ne yapayım:-) her neyse, ne yapıyorsa iyi görünüyor, gerçi filmde sonu pek iyi olmamıştı ama en azından o an için mutluymuş! iyi erotizmi yakalamak zor. şöyle gizemli, tuhaf bir erotizmden bahsediyorum tabii. daha çok anlar, filmdeki bir sahne ya da bir bakış. gerçi herkese göre de değişir, tıpkı damak zevki gibi. yine çok oldu seyredeli; mesela muhtemelen herkesin unuttuğu madeleine stowe'un oynadığı (o da unutuldu zaten) blink diye bir film vardır. stowe ve aidan quinn'in arasında gerimli bir çekim vardı. o gerilimin yüzde ellisi filmin gerilim filmi olmasından ve içinde bir katil barındırmasından da kaynaklanıyor olabilir, ama olsun yine de elimizde yüzde elli kalıyor:) bir de inandırıcılık konusunda çok yetenekli olanlar var. eh inanmazsak filme hakim cinselliği nasıl hissedeceğiz değil mi? film erotik bir film hiç değil ama çok inandırıcı bir sevişme sahnesi barındırıyor; waking the dead. ben bu filmi severim, çok sevdiğin birinin birden yok olması gibi berbat bir duyguyu bu kadar iyi yansıtabilen az film vardır. (kumun altında / sous le sable, unutur muyum, çok iyi çok!) mevzubahis sahnede jennifer connelly alkışı hakediyor ama billy crudup'ı da es geçemem, film boyunca çok iyi. ah tabii bir de inandırıcılık için varını yoğunu ortaya koyanlar var; donald sutherland ve julie christie gibi. don't look now gibi mükemmel bir filmde mükemmel bir sevişme sahnesi. o meşhur dedikoduyu duymayan yok elbette, en bilinenlerden biridir. gerçek ya da değil, sonuç; iki oyuncuyu da severim, yönetmene de bayılırım, olmuş mu olmuş.

le charme discret de la bourgeoisie 
ben de!

belki de en iyisi için en eskilere gitmek gerek. neredeyse hiç çıplaklık olmadan yaratılmış siyah beyaz bir erotizm hala etkileyiciliğini koruyabiliyorsa -en azından benim için- ortada bir cevher var demektir. l'âge d'or'da bir kadın heykelin ayak parmaklarını emer. böyle yazınca erotik durmuyor değil mi? ama öyle, sonuçta bunuel, fazla söze gerek yok.


 contes immoraux

 
blow up

viridiana

 blink
 
 nine 1/2 weeks

 don't look now

susuz yaz 

waking the dead

body heat

the wicker man
 l'âge d'or

*walt whitman

Hiç yorum yok: